5664’e Mesaj Nasıl Atılır? Bir Hikâye Üzerinden Hayatın Gerçeklerine Yolculuk
Bir sabah, Eda’nın telefonu çaldığında, aslında o günün sıradan bir gün olacağını sanmıştı. Ama çaldığında ve ekranında “5674” yazarken, hiç beklemediği bir duyguyla karşılaştı. Ekranda gördüğü numara, önemli bir mesajı haber veriyordu. Sadece Eda’nın değil, hayatındaki herkesin bir şekilde etkileneceği bir mesaj. O an, hayatında dönüm noktalarından biri olduğunu fark etti. Ama önce bir mesaj atması gerekiyordu: 5664.
Eda, kadınsı bir içgüdüyle, önce içindeki hislere kulak verdi. Mesajı atmanın çok önemli olduğunu biliyordu ama bir yandan da kafasında bir dizi soru dönüyordu: “Doğru bir şey yazacak mıyım? Mesajın tonunu nasıl ayarlamalıyım? Hislerimi doğru ifade edebilecek miyim?”
Tam o sırada, telefonunun ekranında beliren başka bir isim dikkatini çekti: Ahmet. Ahmet, iş arkadaşıydı ama aynı zamanda hayatına dair çok fazla sorusu da vardı. Ahmet, her zaman çözüm odaklıydı; duygusal değil, daha çok mantıklı yaklaşırdı. Ahmet’in mesaj yazarkenki yaklaşımı, tamamen farklıydı. Onun için her şey bir stratejiydi, her kelime bir adım, her cümle ise bir çözümün başlangıcıydı.
Ahmet, Eda’nın tedirginliğini fark ettiğinde ona mesaj attı: “Eda, telaşlanma. Bunu yapmanın tam zamanı. Sadece net ve açık ol. Yaz ve gönder, ne olursa olsun.”
Eda biraz daha rahatladı. Ahmet’in yaklaşımını sevmediği zamanlar olmuştu, çünkü bazen duygusal yanını göz ardı ediyordu. Ama şimdi, belki de Ahmet’in bu çözüm odaklı yaklaşımına ihtiyacı vardı. O anda Eda, Ahmet’in düşüncelerini gözünde canlandırdı: Bir erkek, bir mesajı atmanın verdiği duygusal kaygıyı düşünmezdi. Onun için önemli olan doğru kelimeleri seçip, doğru zamanı kollamaktı.
Fakat Eda, bir kadının hislerini yansıtarak yazma ihtiyacını hissediyordu. Mesaj, yalnızca bir işlem değil, bir anlam taşımalıydı. O an, kadınsı yönü devreye girdi ve ona kalbinin sesini dinleme zamanı geldiğini söyledi.
Eda, telefonu eline aldı ve parmakları, duyduğu duygusal kaygıyı ve samimi düşüncelerini iletmek için tuşlara dokunmaya başladı. Bir kelime, bir cümle… Kalbinden geçenleri birer birer yazıyordu. Mesaj, “Doğru bir şekilde iletmek önemli” diyen Ahmet’in önerilerinden çok farklıydı ama Eda için bir anlam taşıyordu.
“Merhaba, 5664’e ulaşmanın zamanı geldi. Bugün, hayatımda önemli bir adım atmak üzereyim. Hislerim karışık ama doğru olanı yapmam gerektiğini biliyorum.”
Ahmet bu mesajı okuduğunda, başlangıçtaki duraksama ve karmaşıklığı fark etti. Eda, mesajını duygusal bir temele oturtmuştu. Ahmet’in çözüm odaklı yaklaşımının ötesine geçen bir şeydi bu. Bir kadın, kalbinin derinliklerinden gelen dürtülerle hareket ederdi. Ve belki de çözüm, duyguların tam olarak ifade edilmesinde gizliydi.
Ahmet, son bir kez Eda’ya mesaj attı: “Bu mesaj, seni yansıtan bir şey olmalı. Bunu atmalısın. Kendini rahat hissediyorsan, doğru yapıyorsun.”
Eda, sonunda derin bir nefes aldı ve “5664” numarasına mesajını gönderdi. O an, bir kadının duygusal gücünü ve bir erkeğin çözüm odaklı yaklaşımını nasıl birleştirdiğini düşündü. Bir kadın, duygularını en iyi şekilde ifade ederken; bir erkek, bu duyguyu doğru zamanlamayla harmanlardı. İki bakış açısı, birbirini tamamlıyordu.
Ve Eda, ekranda “Mesaj Gönderildi” yazısını gördüğünde, içindeki kaygı ve kararsızlık bir anda kayboldu. Mesaj, doğru bir şekilde iletildi. Ama en önemlisi, doğru duyguyla yazılmıştı.
Biraz sonra, Ahmet ona bir mesaj gönderdi: “Güzel, cesur ve doğru bir adım attın.” Ve Eda, gerçek anlamda rahatladı.
Hayat bazen sadece çözüm aramakla değil, o çözümün duygusal yanını da hissetmekle ilgiliydi. 5664’e mesaj atmak, yalnızca bir işlem değildi; aynı zamanda kalbinin, doğru anı yakalamanın ve cesaretin bir yansımasıydı.